Halis Haktanır
Çürümüş, kokmuş.
Ben bu yazıyı, milletimin geçmişinden gelen ve devam etmesi gereken güzellikler için yazmak isterdim. Ama ne yazık ki bu milletin çamuru ile oynayan, bu milletin güzel hasletlerine uymayan ve uymak istemeyen, kendini insan sanan mahlukların nezih bir milletin içinde yuvalanıp bu milletin hasletlerini yok etmeye çalışması bana neyi hatırlatıyor biliyor musunuz? Kurtuluş savaşında Anadolu’nun istila edildiğinde Yunan ve Ermeni mezalimlerini hatırlatıyor. O vahşi insanlar hamile kadınların karnını yarıp çıkarttıkları cenini havaya atıyor süngüyü kaldırarak ceninin süngüde parçalanmasını, kadına musallat olanlarını, yaşlı ve ihtiyarları kahpece öldürmeleri aklıma geliyor.
Bu millet yani Türk milleti asırlardır kurmuş oldukları her bir devletin yapıp uyguladıkları ve şerefin namusun, ailenin, gelecek neslin ne olacağını düşünerek, yürekleri aslan yürekli, kadife gibi yumuşak, pamuk gibi bembeyaz olan, karıncaların yuvasına zarar vermemek. İçin ordusuna yol değiştiren, kuşların beslenmesine ve yuvalarının daim olması için çaba sarf eden, her hangi bir savaşta ve baskında kadını, çocukları, yaşlıları, ibadethaneleri kesinlikle dokunulmayacağını ilan eden bir milletten ne hallere döndük.
Merhamet kalktı, mazlumun yanında, zalimin karşısında olan bir milletten kokmuşluğa, çürümüşlüğe döndük. Bu ulvi milletin içerisinde yetişen dönmelerin kurtuluş savaşında denize dökülüp geride kalıp içimizde olan artıkların doğmadık yeni doğan yavruları göz göre göre ölüme terk etmek, üç beş kuruş fazla kazanacağım diye şebeke kurup, çete haline gelen artıklara diyorum ki!! Kokmuş çürüklersiniz izler insan dışkısısınız, sizler Türk milletinin logarlardaki nesnelerisiniz. Sizler cehennemin kabul etmeyeceği yaratıklarsınız. Çürümüş ve kokmuşsunuz. kokularınız her taraf, siyasete zenginliğe ve makamlara kadar duyulmaktadır. Allah belanızı versin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.