Kutluca: “Çiftçi perişan, tüketicide perişan!”
SORUNLAR ACİLEN ÇÖZÜM BULMALI
“Bugün çiftçimizin yanında olmak, çiftçiye yapılan zulmü kamuoyuyla paylaşmak üzere bir araya geldik. Öncelikle, buradan tüm çiftçilerimizi selamlıyor, davalarının davamız olduğunu beyan etmek istiyorum. 2024, Türkiye tarımı için bir “felaket yılı” olarak tarihe geçmiştir. Yanlış tarım politikaları, yüksek maliyetler ve ürünlerin değersizleştirilmesi, ülke genelindeki çiftçileri krize sürüklemiştir. Üretici, yüksek maliyetler ve düşük alım fiyatları arasında sıkışmış, emeği hiçe sayılmıştır. Bu hükümet, tarım politikalarıyla yalnızca çiftçiyi değil, Türkiye'nin gıda güvenliğini de tehlikeye atmış ve tarımsal üretimi çöküşe sürüklemiştir.
GÖZ GÖRE GÖRE İFLASA SÜRÜKLENMİŞTİR
“Bugün çiftçimizin bankalara ve kredi kuruluşlarına olan borcu 1trilyonTL'ye ulaşmıştır! Biz, faiz batağına saplanmış ve traktörleri haczedilmiş çiftçileri izliyoruz bu memlekette!
Mazot, gübre ve tarım ilaçlarındaki fahiş fiyat artışları üreticiyi boğmuş, girdi maliyetlerini karşılayamayan çiftçi toprağından vazgeçme noktasına gelmiştir. Türkiye’nin bereketli topraklarında alın teri döken çiftçi, göz göre göre iflasa sürüklenmiştir. Gece gündüz çalışıp maliyetin altında ürün satan çiftçiler, bu hükümetin tarım politikalarının kurbanı olmuştur! Tarım Bakanlığı'nın bir sloganı var: "Sen üret, yeter!” Çiftçilerimizde bu ülkenin bakanlığına güvenerek sabırla üretime devam ettiler. Fakat sonuç hüsran oldu! Ürettiler ama kendilerine bile yetmedi! Çiftçi perişan tüketicide perişan!”
PARAMIZ GİDEREK DEĞER KAYBEDİYOR
Bugün tarladan bedavaya alınan bir ürün, işçilik, nakliye ve ambalaj gibi temel maliyetlerle hiç bir aracı olmadan iç piyasada daha soframıza gelmeden en az 10 TL'ye yükselmektedir.
Tarladan çıkan ürün, maliyetlerle birlikte uçuk rakamlara ulaşırken, halk mutfak masraflarını karşılayamaz duruma gelmiştir. Bu millet ne yiyecek! Çocuğuna ne yedirecek! Hükümet bir yandan da, yüksek enflasyonla mücadele bahanesiyle, elini uzatabildiği sektörlere baskı yapıyor. “Süt” de bundan payını aldı. Ulusal Süt Konseyi aracılığıyla çiğ süt tavsiye fiyatlarını dayatan hükümet, süt üreticisini ineklerini kestirip sektörden çıkmaya zorluyor.”
GEREKİ ADIMLAR ATILMALIDIR
“Bu sayede ilk aşamada kırmızı et arzını artırarak fiyatları frenlemiş, ancak uzun vadede süt ve et üretiminde büyük bir krizin kapısını açmıştır. Hayvan sayısındaki azalmanın doğal sonucu olan fiyat artışları, sektöre yeni üreticiler kazandırmak yerine hükümetin ithalat kozunu oynamasıyla sonuçlanmıştır. Paramız var ki ithal ediyoruz” diyen hükümet, yerli üreticiye destek vermek yerine yabancı çiftçiye dolar aktarmayı tercih etmiş, yerli üreticiyi yok sayarak tarım ve hayvancılığa bir darbe daha vurmuştur. Kimse kusura bakmasın! Biz bu Tarım Bakanlığını Fransa’dan yaptığı devasa ithalat ve aldığı şövalye madalyasından tanırız. Fransa’dan madalya değil, çiftçiden hayır duasını almalıydınız. Ama çiftçiden sadece beddua aldınız!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.