Türkçede nepotizm anlamında iltimas, torpil, dayıcılık ve kohumbazlık sözleri de bulunmaktadır. Ayrımcılık içeren işe alımlar veya yapılan görevlendirmeler bir kimsenin beceri, kabiliyet veya eğitim düzeyine bakılmaksızın istihdam edilmesi, görevlendirilmesi yönündedir.
Şayet Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ileri medeniyetler seviyesinde, müreffeh ve güçlü bir devlet olmak istiyorsak “nepotizm” olarak bahsedilen, torpili, dayıcılığı bir kenara bırakıp, liyakat prensibine göre; hak edenin hakkını aldığı, kişinin kabiliyet, eğitim düzeyi ve becerisine bakılarak tercih edildiği düzene bir an evvel geçmemiz gerekir. Aksi takdirde beceriklinin ve yeterli olanın değil, dayısı olanın görevde olduğunu düşündüğümüzde, ne o görevden ne de görevliden fayda bekleyemeyiz.
Bu durum yalnızca kamuda değil hayatın tüm alanlarında geçerlidir. Bir işletme veya örgüt işin ehli tarafından yönetilmez ise o teşekkülün geleceği çok da parlak değildir.
Şu yanlıştan da vazgeçilmesi son derece ehemmiyetlidir; “efendim evet torpil yapıyor ama bize yapıyor, bizim için faydalı.. dolayısıyla bu adam torpillere devam etsin.” Hayır kıymetli arkadaşlar, bu söylemlerin tamamı hakkın gücüne gider. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın ata sözünün vücut bulmuş hali işte bu safsatalardır. Etrafında olup biten entrikalar, yalanlar, haksızlıklar sana zarar vermedikçe devam edebilir manasına gelir ve bu da kaosun tetikleyicisidir. Nepotizme batmış bir toplumun düzelmesi birden bire olmayacaktır, dayıcılıktan kurtulmanın tek yolu önce kendimizi nepotizmin cazibesinden kurtarmaktan geçer. Hak edenin hakkını aldığı konumda, yetkili olması gerçek bir fırsat eşitliği getirmez mi?
Avrupa’ nın neden bizden çok daha ileride olduğunu bir an düşünecek olursak, tam da burada “hak” kelimesine ve anlamına ne kadar önem verdiklerini görebiliriz. Çünkü Avrupalı’ya göre hak eden hakim, hak eden polis, hak eden memur, hak eden kamu görevlisi olmalıdır. Nepotizm ile dayısı olanın değil, hak edenin hakkını aldığı bir devletin ancak geleceğinden söz edilebilir.
Sözlerimden dolayı hiçbir dostumun üzülmesini istemem, ancak sehven sürç-ü lisan ettiysek, affola… amacımız hakkı ve haklıyı savunmak, hakka riayet etmek, liyakati toplumun tüm kesimlerine, tüm örgütlere ve teşekküllere sirayet ettirmek. Saygılarımla.