HAYATLARINDA CİDDİ ETKİLER BIRAKIYOR
Endüstriyel görsel kültürün bebeklik döneminden itibaren insan zihnine işlediğini, özellikle oyuncaklar, çizgi filmler ve medya aracılığıyla bilinçaltına kodlanan mesajların, ergenlik dönemiyle birlikte bireylerin hayatlarına ciddi etkiler bıraktığını belirtiyor. Bu kodlamaların insanları şiddete, intihara ve diğer olumsuz davranışlara yönlendirdiğini savunan Eker, özellikle son dönemde artan adli vakalarla bu kodlamalar arasındaki bağlantıya vurgu yaptı.
İNTİHARLARA YOL AÇABİLİYOR
Eker, görsel kültürün etkisi altında gelişen davranışların, bireylerin normal yaşam akışına aykırı kararlar almasına yol açtığını ifade ederken, örnek olarak "Mavi Balina" gibi oyunları veriyor. Mavi rengin, masum bir renk olmasına rağmen, kodlamalarla olumsuz çağrışımlarla ilişkilendirilerek gençleri kötü alışkanlıklara ve intihara yönlendirdiğini öne sürüyor. Ayrıca, bebeklik döneminde kullanılan yap-boz oyuncakların bile, insanlarda bozmanın yapmaktan daha fazla haz verdiği bir bilinç oluşturduğunu ve bunun boşanma oranlarında artışa katkıda bulunduğunu belirtiyor.
TEHLİKELERE KARŞI SAVUNMA OLMALI
Çizgi filmler ve animasyonlar aracılığıyla kullanılan fosforlu renklerin çocuklarda algısal rahatsızlıklara ve bağımlılıklara zemin hazırladığını söyleyen Eker, bu tür görsel kodların çocukları uyuşturucu gibi tehlikelere karşı savunmasız hale getirdiğini ifade ediyor. İntihar oranlarının artmasının, özellikle gençlerde bu görsel kültürün etkisiyle ortaya çıktığını, gençlerin dünyayı ve kendilerini değersizleştirdiğini savunuyor. Eker, gençlerin bilinçaltını etkileyen bu unsurlara karşı acil önlemler alınması gerektiğini ve hem ailelerin hem de çocukların görsel okur-yazarlık konusunda eğitilmesi gerektiğini vurguluyor. Toplumun geleceğini koruma adına, eğitim ve kültür kurumlarının bu konulara odaklanarak müfredat geliştirmesi gerektiğini savunan Eker, aksi takdirde geleceğin tehdit altında olduğunu belirtiyor.