Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Kutluca, partisinin genel merkezinde basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Kutluca, "Haklı eleştirilerin başımızın üstünde yeri var" dedi.
Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Kutluca haftalık basın açıklamasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Temennimiz geride kalan 21 yılda olduğu gibi Erdoğan'ın önümüzdeki süreci heba etmemesidir. Boşa harcayarak zamanımız kalmadı. 2023 seçimleri aradan yıllar geçse de unutulmayacak bir seçim olmuştur.
14 Mayıs ve 28 Mayıs'ın ardından hem bizler hem de kamuoyu değerlendirmeler yaptık. Bundan sonra neler yapılmalı soruları etrafında tartışmalar yaşanıyor. Haklı eleştirilerin başımızın üstünde yeri var.
Başarı elde etmek önemlidir. Fakat bu başarıyı elde ederken, hangi değerleri hedef aldığını önemlidir. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bazen hırsızlık yapan birisi ömrünün sonuna kadar yakalanmayabilir. Bizim inancımızda, ne olursa olsun kazanalım mantığına yer yoktur, olamaz. Bizler hiçbir zaman bu mantıkla siyaset yapmadık. Bunu yapmak kolaydı. Yapmak tek başına iktidar bile getirebilirdi. Ancak bizler, ahlakı ve adaleti hiçe sayarak koltuk elde etme derdinde değildik.
Bizler için nasıl iktidara geldiğiniz ve nasıl sürdürdüğünüz önemlidir. Bu yanlışlara düşmemek için her daim Cenab-ı Hakk'a sığınırız. Bunları mazeret üretmek için söylemiyorum. Esas kaybedenler ahlaki değerlerini kaybedenlerdir. Bu seçim önemli bir seçimdi, kritik bir seçimdi. Ancak unutulmamalı ki; ne ilk ne son seçimdir.
Önümüzde yığınla bekleyen problemler var. Bizim bir araya gelmemizin en önemli sebebi buydu; Gerçekleri görmek...
Kazanan kim, kaybeden kim düşünme durumundayız. İktidar başta olmak üzere bu soruları düşünmeye, odaklanmaya davet ediyorum. Sayın Erdoğan'a oy veren vatandaşlarımızın da alın terinin gasp edilmesine sebep olacak. Kaybedenin 85 milyon olacağı yersiz tartışmalardan hemen kaçınmamız gerek.
Özellikle iktidarda bulunanlar aynı yanlış üslupla, ötekileştiren dille yalan, manipülasyon siyasetiyle seçim kazanmaya teşebbüs etmemelidirler. Savaşın bile bir ahlakı vardır denir. Siyasi propaganda yürütmenin de bir ahlaki kuralı olmalıdır.
Dünden bugüne hep ikaz ettik. Ne yazık ki, hiç dinlemediler ve bu sebeple bu büyük problemlerle karşı karşıya bulunuyoruz, bulunuyorlar. Şimdi, 'oh olsun' mu diyelim. Bu bize yakışmaz. Doğru yaptıklarında destekleriz, eksiklikler ve hatalar varsa iktidarı uyarırız. Kararlılıkla mücadele ederiz. Her daim hakkı ve hakikati dile getiririz. Milli görüş budur.
Geçtiğimiz hafta sonu yeni kabine açıklandı. Bugün de meclisin yeni başkanını belirlemek için oylama yapılacak. Biz kişileri değil, sistemi eleştirir, mücadele ederiz. Bizim derdimiz, tezgahı kimi çalıştırdığı değil. O tezgahın bozuk mal üretip, üretmemesidir.
Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde her şeyin tek bir sorumlusu vardır. Dolayısıyla o da Erdoğan'ın ta kendisidir. Bizim de tek muhatabımız odur. Tüm başarıları kendine toplayan kişi, başarısızlıkları da toplamak zorundadır. Önemli olan isimlerin değil, politikaların değişmesidir.
İsimler değişse de, yaklaşımlar değişmiyor. Bugün icraatta bulunanların, ne yaptıkları, ne yapacakları bizi ilgilendiriyor. Bizi kılığı, kıyafeti ilgilendirmiyor.
Ekonomi Bakanı'nın gözlerinde ışıltı mı var buna bakmıyoruz, rant ekonomisini mi tercih ediyor buna bakıyoruz. Alın terinin karşılığını eksiksiz verecek misiniz? Yolsuzluğun kökünü kazıyacak mısınız? Adalet politikanız değişecek mi? Dik duruşlu bir dış politika izleyecek misiniz yoksa savrulmaya devam mı edeceksiniz?
Ahlaki ve manevi değerlerimizin istismara uğraması son bulacak mı? Bu saydıklarımdan daha önemlisi giderek artan bir kutuplaşmayla karşı karşıyayız. Üslubunuz değişecek mi? Tüm bu hususlarda ciddi bir makasa değişikliğine gidilmediği takdirde hangi koltuğa kimin oturduğunun önemi yoktur. Türkiye'mizin, köklü değişikliklere ihtiyacı vardır. Ahmet gitmiş, Mehmet gelmiş bunun bir önemi yoktur. Bizler, Saadet Partisi olarak tüm sorumluluklarımızı yerine getireceğiz. 10 milletvekili arkadaşımız başta olmak üzere, Türkiye'nin aleyhine olacak her kararın karşısında duracağız. Yeni dönemde çok daha aktif bir rol üstlenmekte kararlıyız. Hedefimiz belli; Yaşanabilir bir Türkiye'yi inşa etmek. Aynı azim ve inançla bundan sonra da bu çabamızı sürdüreceğiz" dedi.