Cumhuriyetin 100. Yıl Etkinlikleri kapsamında, Kırıkkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. Yılında Yabancı Dil Eğitimi ve Çeviri Çalışmaları” konulu etkinlik düzenlendi.
[caption id="attachment_142997" align="alignnone" width="610"]
BÜYÜK ÇABALARLA KURDULAR
Moderatörlüğünü Doç. Dr. Elif Tokdemir Demirel’in yaptığı etkinliğin konuşmacıları Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinden Prof. Dr. İlhami Sığırcı ve Gazi Üniversitesinden Prof. Dr. Bena Gül Peker oldu. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programın açılış konuşmasını Doç. Dr. Elif Tokdemir Demirel yaptı. Doç. Dr. Elif Tokdemir Demirel, “29 Ekim 1923 tarihinin üzerinden 100 yıl geçti.100 yıl önce ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve şanlı ulusumuz Cumhuriyetimizi büyük bir vizyonla ve büyük çabalarla kurdular. Bugün Cumhuriyetimiz koca bir çınara dönüştü. Cumhuriyet bizler için ne ifade ediyor? Cumhuriyet özgürlük demek, cumhuriyet bağımsızlık demek, cumhuriyet çağdaşlık demek. Cumhuriyet döneminde bizim konumuz olan filoloji alanında da birçok başarılara imza atılmıştır Bunlardan en önemlisi 1933 yılında Türk Dil Kurumunun kurulmasıdır. Sizler geleceğin çevirmenleri olarak diller ve kültürler arasında köprü oluşturacaksınız. Önemli bir misyonunuz var. Bu misyonu yerine getirirken aklınızdan çıkarmamanız gereken, her zaman Türk dili bilinci ile hareket etmek, Türk dilini korumak ve zenginleştirmek olmalıdır” diye konuştu. Açılış konuşmasının ardından Kırıkkale Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi Tugehan İrem Kodumanın keman dinletisine geçildi.
[caption id="attachment_142998" align="alignnone" width="635"]
ZİRVE DÖNEMİNİ YAŞAMIŞTIR
“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Aydınlanma Sürecinde Çevirinin Katkıları” başlıklı sunumunu dinleyenlerde paylaşan Prof. Dr. İlhami Sığırcı, bütün uygarlıkların oluşum sürecinde kapsamlı, düzenli ve yoğun bir çeviri hareketine gereksinim duyulduğunu ifade ederek: “Türk-Uygur Aydınlanmasının Hint, İran çevirileriyle; Abbasiler Dönemindeki İslam Aydınlanmasının Yunan, Hint çevirileriyle; Batı Aydınlanmasının Türk, Arap, Acem, Yahudi ve Yunan çevirileriyle gerçekleşmiştir. İslâm uygarlığı 8. ve 9. yüzyıllarda Yunanca, Hintçe ve Farsçadan yapılan çevirilerle 10. yüzyılda zirve dönemini yaşamıştır. Razi, Farabi ve İbn-i Sina’yı yetiştiren tam da bu dönemdeki düşünce ve çeviri canlılığıdır. Ne yazık ki 11. yüzyıldan sonra bu gelişme duraklamaya başlar ve İslam uygarlığı bir daha toparlanamaz. Osmanlı’da ilk çeviri hareketleri, 16. Yüzyıla Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar uzanır. Ancak 600 yıllık dönemi topluca değerlendirdiğimizde çeviri sayısının hiç de az olmadığı ama bunların dağınık, gelişi güzel ve çok sınırlı sayıda çevirmen tarafından yapıldığı için ve topyekûn bir uygarlığı aktaracak biçimde gerçekleştirilmediği için bir uyanışa yol açamamıştır. Cumhuriyet döneminde ise özellikle Hasan Âli Yücel’in Millî Eğitim Bakanlığı (1938-46) sırasında yoğun ve planlı olarak, ilk defa devlet desteğiyle devasa bir çeviri etkinliğine girişilmiştir, gerçekte bu bir Çeviri Ekolüdür. Tercüme Bürosu ve Tercüme Dergisi kurulmuş ve bu büroda neredeyse bütün dünya dillerinden bir dünya kitaplığı oluşturacak kitaplar Türkçeye kazandırılmıştır. Bu sayede Türkçenin de gelişmesi ve genişletilmesi sağlanmıştır. Bilim adamı Cumhuriyet dönemine kadar kaçırılan evrensel bilgiyi çeviri aracılığıyla edinmeye çalışmıştır. Bu nedenle araştırmaya ayırılacak zaman ve emek daha çok çeviri çalışmalarına harcanmıştır. Aynı çevirileri Batı 12. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar yapmış ve Doğu’dan aldığı bilgilere dayanarak bütün insanlığın ürettiği ortak bilgi birikimini yakalamış ve bu birikime dayanarak Reform, Rönesans ve Aydınlanma ve nihayet Sanayi Devrimini ve Teknolojik Devrimi gerçekleştirebilmiştir. Cumhuriyet dönemindeki çevirinin temel amacı da gerçekte Batı’nın 500 yılda yaptığı bu çeviri etkinliğini çok kısa sürede gerçekleştirmek ve çağdaş uygarlıkların da ötesine geçebilmektir” dedi.
SOHBET HAVASINDA ANLATTI
Prof. Dr. Bena Gül Perker ise “Gezgin ve Yolculuk: İletişim Kurmanın Büyüsü” konulu sunumunu dinleyenlere sohbet havasında anlattı. Prof. Dr. Bena Gül Perker, “Kişiler arası iletişim tarzı: Birbirlerinin önünde oturmak; göz temasını sürdürmek, diz teması kurmak ve hatta el ele tutuşmak, yürekten, açık sözlü bir şekilde iletişim kurmak, kendi görüşüne; diğer insanların görüşlerine ve bir durumun bağlamına saygı duymak, karşılaştığınız zorluklara çözüm bulmak için kolektif bilginizi, deneyimlerinizi ve kaynaklarınızı kullanmak şeklinde olmalıdır” ifade etti.