Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Kutluca, “Seçimden önce, iktidarın sürekli tekrar ettiği bir sloganı vardı. 21. yüzyıl ‘Türkiye Yüzyılı’ olacak. Ancak seçimlerden hemen sonra bambaşka bir süreç yaşıyoruz” dedi.
Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Kutluca, haftalık basın açıklamasında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Veysel Kutluca, ardı arkası kesilmeyen zamları işaret ederek ekonomideki sorunları dile getirdi. Fahiş fiyat artışları ve enflasyon sorununa da değinen Veysel Kutluca, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) tatil edilmesine ilişkin de açıklamalarda bulundu.
“ŞUNA ZAM, BUNA ZAM, ONA ZAM”
Veysel Kutluca, zam kavramının milletin üzerine çökmüş bir ‘karabasan’ haline geldiğinin altını çizerek, “Seçimden önce, iktidarın sürekli tekrar ettiği bir sloganı vardı. 21. yüzyıl ‘Türkiye Yüzyılı’ olacak. Ancak seçimlerden hemen sonra bambaşka bir süreç yaşıyoruz. Bu yıl, ‘zam yılı’, ‘vergi yılı’ ve ‘enflasyon yılı’, en önemlisi ‘belirsizlikler yılı’ olacak. Milletimizin zihnine öyle kazınmış olacak. Başta ekmek olmak üzere temel gıda maddelerine gelen zamlar; enerji ve akaryakıt ürünlerine gelen zamlar; taksi ve dolmuş gibi tüm ulaşım hizmetlerine gelen zamlar; şuna zam, buna zam, ona zam. Önündeki kelime değişiyor, ardından gelen zam kelimesi ise hiç değişmiyor” ifadelerini kullandı.
“TOPLAM 4 TRİLYON 270 MİLYAR LİRA VERGİ ÖDEYECEĞİZ”
Ekonomideki kötü gidişatın sebeplerine işaret eden Veysel Kutluca, “Bu kadar zam, bu kadar vergi artışı neden yapılıyor diye dönüp baktığımızda karşımıza görev zararları çıkıyor; kur korumalı mevduat gibi ucube bir uygulama çıkıyor; garanti verilen köprüler, yollar ve hastaneler çıkıyor; makam harcamaları, bol keseden dağıtılan seçim vaatleri ve israf çıkıyor. Daha da önemlisi kamu malı ve kamu parası harcamalarında duyarlılık ve sorumluluk noksanlığı çıkıyor karşımıza. Kamuda tasarruf olmadan ne vergi yükü azalır ne de zamların arkası kesilir.
Ekonomik ve mali olaylara çarpık bir bakış açısı, ya vergi veya zam dalgaları ile sonuçlanır. Getirilen ek bütçe ve ek vergilerle birlikte millet olarak bu yıl; dakikada 8,2 milyon lira, saatte 494 milyon lira, günde 11,8 milyar lira, ayda 355,8 milyar lira, toplam 4 trilyon 270 milyar lira vergi ödeyeceğiz. Ödeyeceğimiz bu vergiler, iktidarın ısrarla sürdürdüğü işte bu yanlış ekonomi politikalarının ve savurgan harcamalarının bedelidir. Sözde tasarruf genelgesi var, ama savurganlık artarak devam ediyor. Lüks sevdası hiç bitmiyor. Çünkü, iktidarla özdeşleşen bürokrasi, alıştığı lüks hayatı asla terk etmek istemez. Bu da onun genetiğidir. Sözde doğalgaz çıkarılıyor, ama doğalgazdaki KDV oranı %18’den %20’ye yükseltiliyor. Sözde Gabar’da petrol bulundu, ama akaryakıt ürünlerinde, seçimden bugüne sadece 2 ayda %100’e varan fiyat artışları yaşandı. ” şeklinde konuştu.
ÇAY KAŞIĞI İLE VERİR GİBİ YAPIP KEPÇE İLE GERİ ALIYORLAR
Kutluca, iktidarın söylemleri ile yaptıkları arasındaki makas her geçen gün daha çok açılıyor. Sözde fahiş fiyatlarla mücadele ettiklerini söyleyenler, en fahiş vergi zamlarını yine kendileri yapıyorlar. Sözde faize karşı olduklarını söyleyenler, hem faiz oranlarını insafsızca yükseltiyorlar hem de faizci rantiye kesimine ödenen miktarı sürekli artırıyorlar. Unutulan nass hükümleri ise hala bir tarafta duruyor. Sözde IMF’den kurtulduk diye algı politikası uygulayanlar, IMF’den daha beter, daha acı reçeteler uyguluyorlar. Uyguladıkları yanlış ve verimsiz politikaların bütün yükü de dar gelirlinin sırtına yüklendi.
Sözde “enflasyonun boynu” da seçimden sonra kırılacaktı; ancak enflasyon yeniden şahlandı, isabetsiz politikalarla daha da palazlanan enflasyonun boynunun kırılması daha da güç hale getirildi. Sonuçta Merkez Bankası enflasyon tahminlerini “güncelledi”, şimdilik %61 olarak tespit etti. Yarın nasıl bir tespitte bulunacağını hep birlikte göreceğiz. Yapılan ve insafla bağdaşmayan akaryakıt zamlarının maliyet etkilerinin ne kadar olacağı ise henüz belli değildir.
Başta enflasyon olmak üzere ekonomide 2023 öngörülerinin hiçbiri tutmayınca, şimdilerde artık iyileşme için 2025 ve sonrası işaret edilmeye başlandı. Sözde asgari ücretli enflasyona ezdirilmeyecekti, ama gerçekte ücretlere yapılan zam daha eline geçmeden eriyor, enflasyon buldozeri tarafından ezilen asgari ücretliler ve emekliler, açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyorlar. Sözde memura, işçiye, emekliye zam verdiler; özde ise çay kaşığı ile verir gibi yapıp, adeta kepçeyle geri aldılar.
ASGARİ ÜCRET YİNE AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALDI
TÜRK-İŞ’in açıkladığı son verilere göre; Açlık sınırı 11 bin 658 Liraya yükseldi ve yeni asgari ücret bu sınırın çok altında kaldı. Yoksulluk sınırı ise 38 bin liraya dayandı. Hemen hemen tüm çalışanların %90’ından fazlası bu haliyle yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum edilmiş durumdadır. İşte şimdilerde milyonlarca memur ve memur emeklimizin toplu sözleşme süreci başladı.
Kira fiyatları ortada, çarşı-pazarın durumu ortada! Yani, durum gayet açık ve net. İktidar ve sendikalar müzakere sürecinde bu gerçekleri mutlaka göz önünde bulundurmalıdır. Milyonlarca insan adına imzalayacakları toplu sözleşme bu gerçeklere uygun olmalıdır.
Maaşın yanında ek ödemeler de muhakkak gündeme gelmelidir. Saadet Partisi olarak, kira yardımı konusunun mevcut şartlar altında sözleşmede mutlaka yer alması gerektiğini düşünüyor ve bunu taraflara şimdiden teklif ediyoruz.
Söz gelimi, Büyükşehirlerde 8 ila 10 bin, diğer şehirlerimizde ise 5-6 bin lira kira yardımı muhakkak verilmelidir. İstanbul’da 15 bin liranın, Ankara’da ise 10 bin liranın altında kiralık evin kalmadığını sağır sultan bile duymuştur. Memur maaşı ise ortalama 25 bin lira! Kirayı ödedikten sonra bu insanlar nasıl geçinecekler, ne yiyip ne içecekler? İktidar, olayın bu boyutuna yabancı kalmayı tercih ediyor.
PROBLEMLERİMİZ BÜTÜNCÜL BİR YAKLAŞIMLA ELE ALINMALI
Biz Milli Görüş Hareketi olarak ilk adımımızı “Önce Ahlak ve Maneviyat” diyerek atmış bir siyasi hareketiz. Yarım asrı aşkın bir süredir ahlaki ve manevi değerlerimizin önemini her daim vurguluyoruz. Bugün yaşadığımız problemlerin temelinde, yine ahlaki ve manevi değerlerimizin tahrip edilmesi yatmaktadır.
Ülkemizin problemleri bir bütündür. Dolayısıyla çözümler de bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır.
İlk adım; “Önce Ahlak ve Maneviyat” olmalıdır. Siyasi hayatımızdan iş ve toplum hayatımıza varıncaya dek her sahada ahlaki ve manevi değerlerimiz esas alınmalıdır. Toplumsal ahlak ve sorumluluk bilincini geliştirmemiz ve yerleştirmemiz gerekmektedir.
Ardından “Üretim ve İstihdam Odaklı” yatırımlara öncelik verilmeli; en önemli kaynağımız olan insan kaynağımız başta olmak üzere kaynaklarımızın israfına bir an evvel son verilmelidir.
Gençlerimizi işsiz bırakan hatalı eğitim ve ekonomi anlayışı son bulmalı; ülkemiz genelinde “Hızlı ve Yaygın Kalkınma Hamleleri” başlatılmalı, “Nitelikli Eğitim”e ağırlık verilmelidir.
Tarım ve hayvancılık, acilen bir “milli güvenlik meselesi” olarak ele alınmalı; üreticimiz, çiftçimiz, besicimiz mutlaka desteklenmelidir. Maliyet artışları altında ezilmesine engel olunmalıdır.
Savunma sanayimiz başta olmak üzere, Ar-Ge ve teknoloji yatırımlarına hız verilmeli; ülkemize her alanda tam bağımsızlığını kazandıracak adımlar süratle atılmalıdır.
Tüm bunları gerçekleştirebilmek için kuşkusuz ehliyet ve liyakat sahibi insanlarımızın önünün açılması gerekir; partizanlığa, adam kayırmaya derhal son verilmesi gerekir. Unutulmamalıdır ki, yoksulluğu bitirebilmenin ilk şartı yolsuzlukların kökünü kazımaktır! Bu da ehliyet ve liyakat sahibi kadrolarla olur.
“Yaşanabilir ve Yeniden Büyük Türkiye”yi inşa etmenin yolu işte buralardan geçmektedir. Ardından “Şahsiyetli Bir Dış Politika” gelir ki o da “Adil ve Yeni Bir Dünya”nın kurulabilmesi için gerekmektedir.
Saadet Partisi olarak bizler, her zaman iktidarı ve sorumluları uyardık, bugün de uyarıyoruz. Yarın da uyarmaya devam edeceğiz. İnsanımızın haklı talep ve beklentilerinin destekçisi, verilen sözlerin, yapılan işlerin doğru, verimli ve gerekli olup olmadığının takipçisi olmaya devam edeceğiz.
“MECLİS TATİL EDİLMEMELİYDİ”
Kutluca, TBMM’nin açık kalıp çalışması gerektiğine dair tüm ısrarlara rağmen tatil edildiğini hatırlatarak, “Milletimizin problemlerini ve bunlara dair çözüm tekliflerimizi dile getirmeye devam ediyoruz ve getirmeye de devam edeceğiz. Genel merkezimiz, il ve ilçe başkanlıklarımız tatilsiz, aralıksız çalışmalarına devam etmektedir. Saadet Partisi, Meclis Grubu başta olmak üzere, tüm kadrolarıyla her zaman ve her zeminde insanımızın derdine derman olacak çalışmaları yapmaya kararlılıkla devam edecektir! Nitekim Saadet Partisi Grubu başta olmak üzere muhalefet partileri tarafından, Akbelen'deki olayları görüşmek üzere TBMM’nin 8 Ağustos’ta olağanüstü toplantıya davet edilmesini bu duyarlılık çerçevesinde değerlendiriyoruz. Saadet Partisi olarak bizler, her zaman iktidarı ve sorumluları uyardık, bugün de uyarıyoruz. Yarın da uyarmaya devam edeceğiz” açıklamalarında bulundu.