6 yıl önce olduğu gibi Kırıkkaleliler yine meydanları doldurdu
15 Temmuz 2016 tarihinde, hainlere karşı tek vücut Türkiye'de meydana ilk inen Kırıkkaleliler, hain darbe kalkışmasının 6. Yıldönümünde yine meydanları doldurdu. Kırıkkaleliler aynı ruh, aynı inanç ve aynı idareyle vatan ve millet uğruna her daim nöbette olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
TÜRKİYE AŞKINA
15 Temmuz 2016’da Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve beraberliğine kast etmeye çalışan hainler tarafından planlanan darbe girişiminin, millet tarafından kahramanca püskürtülmesinin 6. Yıl dönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen programa ilgi ve katılım yüksek oldu. Cumhuriyet ve Demokrasi Meydanı’nda Türkiye Aşkına temasıyla düzenlenen program öncesi il protokol üyeleri ve meydan alanını dolduran vatandaşlar tarafından “Demokrasi ve Milli Birlik Yürüyüşü” yapıldı. Yürüyüşün ardından Kırıkkale Belediye Başkanı Mehmet Saygılı tarafından günün anlam ve önemini belirten konuşma yapıldı. Belediye Başkanı Saygılı, mensubu olmaktan gurur duyduğu Kırıkkaleli vatandaşların, hain kalkışmanın yapıldığı gün darbecilere dur demek için meydanları ilk dolduran kişiler olduğunun altını çizerek katılımcıların 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü tebrik etti.
“MİLLETİMİZ BÜYÜK FEDAKÂRLIKLARLA İSTİKLALİNİ KAZANDI”
Daha sonra vatandaşlara hitaben bir konuşma yapan Kırıkkale Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu ise hiçbir toprağın, bu topraklar kadar vatan olmayı hak etmediğini belirtti. Vali Tekbıyıkoğlu, “Hiçbir toprak, bu toprak kadar vatan olmayı hak etmemiştir. Hiçbir millet de vatan sahibi olmayı, milletimiz kadar hak etmemiştir. Milletimizin son geçirdiği büyük badire 15 Temmuz hain kalkışması olmasına rağmen, tarih boyunca da milletimiz büyük sınavlar vermiş, büyük badireler atlatmış, büyük tehlikeleri geçirmiş, büyük fedakarlıklar yapmış ve sonunda istiklalini verdiği mücadeleyle elde etmiştir. Aziz Kırıkkaleliler, tarih milletimizi Asya’da büyük Çin kalabalığının hemen yanı başında ortaya çıkardı. Kuvvet buldukça Çin’e hükmettik, kuvvetimiz düştükçe de içeri bozkır taraflarına çekildik. Sonrasında bir yandan bitmek bilmeyen kıtlık, kuraklık, güvenlik tehlikesi, bir yandan da yeni topraklardaki cihangirlik duygumuz, bizi batıya göç etmeye sevk etti”
VALİ TEKBIYIKOĞLU, TARİHTEN ÖRNEKLER VERDİ
“Yağmurları takip ettik ve ardımızda devletleştirerek, devletler serpiştirerek bu topraklara kadar geldik. Değilken Müslüman olduk. Çokta iyi Müslüman olduk. Müslüman olmakla kalmadık, başka milletlerinde Müslüman olmasına vesile olduk. 3 kıtaya ilahi Kelimetullah için nizam verdik. Büyük hükümdarlar, büyük devlet adamları, büyük cihangirler yetiştirdik. Sultan Alparslan 1071 yılında, milletimin üzerine muhteşem ordusuyla yürürken, ‘Beni çiğnemeden milletimi çiğnemesinler’ diye Romen Diyojen'in ordusunun karşısına, Şam’dan çok büyük hızla gelip Malazgirt’te dikildi. Cuma namazını kılıp beyaz kefenini üzerine giydikten sonra 50 bin kişilik ordusuyla 300 bin kişilik büyük Bizans ordusuna galip geldi. Bu mukaddes savaş sonrası, 15 yıl içerisinde bu Anadolu topraklarının hemen hepsi bize vatan oldu. Dedemiz Fatih, zamanın kralları okuma yazma bilmezken 6 dil biliyordu. Resimden anlıyordu, müzikten anlıyordu, kendi divanı olacak kadar şiire sanata bir hakimiyeti vardı. Aynı zamanda mühendislik ilimlerine de vakıftı. Bununla beraberde de bir mucitti. Savaştığı zaman 10 Avrupa ülkesiyle beraber savaştı. Hiçbir mağlubiyeti yok. Ve peygamberimizin müjdelediği İstanbul’un fethini bizim dedemiz gerçekleştirdi. Bununla gurur duyuyoruz. Torunu Yavuz’un fethettiği toprakları, bir seyyah ömrü boyunca gezse ömrünü yetiremezdi. Oğlu Kanuni’nin zamanında Avrupa’nın ülkeleri ‘Acaba bu sefer, sefer bize mi düzenleniyor?’ diye tedirgin oluyorlardı.Bizim sadece devlet adamlarımız büyük değildi. Vezirimiz Sokullu’ydu, mimarımız Sinan’dı, doktorumuz İbn-i Sina’ydı, bestecimiz Itri’ydi dede efendiydi, bilim adamlarımız; Farabi’ydi, Harezmi’ydi, Ali Kuşçu’ydu, Cezeri’ydi, alimimiz Zenbilli’ydi”
“MİLLETİN UÇAĞI, MİLLETİN SİLAHI İLE MİLLETİMİZE SALDIRDILAR”
"Ama biz başka bir medeniyetin çocuklarıyız diye, başka bir dine, başka bir inanca sahibiyiz diye bize düşman oldular. Milletimizin üzerine yüzlerce kez haçlı seferleri düzenlediler. Bundan yaklaşık 100 yıl öncede 1. Cihan Harbi’nde büyük orduları, büyük gemileri ve modern silahları ile geldiler. Bizi milletler mezarlığına defnetmek istiyorlardı. Ve sonunda büyük kayıplarla beraber geldikleri gibi gittiler. Amasya Tamiminde söylendiği gibi, Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtarmıştır. Bundan 6 yıl önce ise aynı amaçta fakat farklı bir yöntemle buralara geldiler. 100 yıl önceki kayıplarını da hafızalarında tutarak, bu sefer kendilerinin kaybı olmadan bizim coğrafyamızda, bizim ekmeğimizle, bizim okulumuzla yetiştirdikleri mankurtlar tarafından, milletin uçağı, helikopteri, silahı, mühimmatı ile millete ateş kustular”
“TÜRK’ÜN CELBİ DOĞUMLA BAŞLAR, TEZKERESİ ÖLÜMLE VERİLİR”
“Manzara Akif’in 100 yıl öncesinden yazdığından farklı değildi; ‘Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere, Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.’ Allah o gece Câlût'un karşısında ki Davut gibi, uçaklara, helikopterlere, tanklara karşı vücudunu zırh, yumruğunu pusat yapmış milletimize zafer nasip etti. Karşılarında sivil vatandaşları gören hainlerin ve sahiplerinin hesap edemediği durum şu idi; millet zora düştüğünde, Türk’ün her ferdi tek başına devlettir. Türk’ün celbi doğumla başlar, tezkeresi ölümle verilir. Değerli hemşerilerim; hepimiz Müslümanız ve imanımız gereği insanın insana üstünlüğünün olmadığına iniyoruz. İnsanının insana üstünlüğü olmadığı gibi milletinde millete bir üstünlüğü yoktur. Allah yüce kitabında, ‘Ben sizleri birbirinizi tanıyasınız diye fırka fırka, millet millet yarattım’ diye buyuruyor. Burada her milletin kendine münhasır bazı özelliklerinin olduğuna anlıyoruz”
DESTANIN YAZILMASINDA KIRIKKALELİ VATANDAŞLARIN EMEĞİ BÜYÜK
“Bizim milletimizin de en büyük özelliği ise bağımsızlığı için yaşaması, esir yaşayamaması ve devleti, bayrağı, namusu için en kıymetlisi olan canını feda edebilmesi kabiliyetinin seciyesidir. İşte 15 Temmuz’da bu seciyenin tekraren ortaya konulduğu, milletimizin genetiğinin tekrar ama tekrar ortaya çıktığı bir gündür. O gece Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla milyonlar meydanlara koşmuş, hainlere karşı vücutlarını milletimiz için kalkan etmiştir. Gecenin sonunda 251 vatandaşımız şehit, peygamberimize komşu olmuş, 2196 vatandaşımız ise gazilikle şereflenmiştir. Bu destanın tarih sayfasına yazılmasında Kırıkkaleli hemşerilerimizin çok ama çok önemli emekleri vardır. Başta Sayın Belediye Başkanımızın organizasyon kabiliyeti ile Kırıkkaleli kendisine yakışını o gün icra etmiştir. O karanlık gecede meydana ilk inen şehir Kırıkkale’dir. Kırıkkaleli hemşerilerimiz darbe girişiminin haberini alır almaz şehir meydanlarına akın etmiş, aynı zamanda darbe girişimine karşı koymak için buradan araçlarıyla, otobüsleriyle Ankara’ya intikal edip Ankara’da ki meydanları, kritik yerleri doldurmuştur”
ŞEHİTLER UNUTULMADI
“Bu mücadelede Kırıkkaleli yiğitlerimizden, Hakan Yorulmaz, Alparslan Yazıcı, Aydın Çapur, Volkan Pilavcı ve Volkan Canöz o gece şehit olmuştur. Yine o karanlık gecede Kırıkkaleli hemşerilerimizden 80 tanesi gazilik ile şereflenmiştir. 15 Temmuz 2016’da Türkiye Cumhuriyeti’nin milli birlik ve bütünlüğüne kast etme niyetiyle gerçekleştirilen hain darbe girişiminde, milletimiz ve demokrasimiz için canını ortaya koyan tüm şehitlerimizle beraber, tarih boyunca din, namus, vatan ve bayrak için canlarını bayraklaştıran bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık, afiyet ve şükranlarımı sunuyorum. Bu uğurda büyük bir inançla mücadele eden halkımızın 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü tebrik ediyor, saygılar sunuyorum” dedi. Demokrasi yürüyüşü ile başlayan ve bir dizi etkinliklerle devam eden program, saat 00.13'de tüm camilerden sela okunmasının ardından tamamlandı. Program alanında vatandaşlara Kırıkkale Belediyesi ve İl Özel İdaresi tarafından ikramlarda bulunuldu. HABER: Mehmet Erkoç