Miraç Kandili tüm yurtta dualarla idrak edildi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Mescid-i Aksa'yı peygamberlerin bir emaneti ve kadim medeniyetimizin mirası olarak sahiplenmeden ve özgürlüğüne kavuşturmadan miracın bize yüklediği sorumluluktan kurtulamayız" dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Mescid-i Aksa'yı peygamberlerin bir emaneti ve kadim medeniyetimizin mirası olarak sahiplenmeden ve özgürlüğüne kavuşturmadan miracın bize yüklediği sorumluluktan kurtulamayız" dedi.

Recep ayının 27. gecesi olarak bilinen Miraç Kandili dolayısıyla yurttaki tüm camilerde kandil programları düzenlendi. Vatandaşların camilere akın ettiği gece, ibadet ve dualarla idrak edildi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da Gaziantep'deki Şahinbey Millet Camii'nde düzenlenen "Miraç Gecesi Özel Programı'na katıldı. Türkiye'nin çeşitli yerlerinden gelen hafızların Kur'an-ı Kerim tilavetlerinin ve Diyanet İşleri Başkanlığı Tasavvuf Korosu'nun seslendirdiği ilahilerin seslendirildiği programda konuşan Erbaş, "Bugün, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.s.) Rabbimizle yüce bir buluşma gerçekleştirdiği, manevi bir yolculuğun ve yükselişin simgesi Miraç Gecesi'ni idrak etmiş olmanın huzurunu, bahtiyarlığını yaşıyoruz" diye konuştu.

"Depremde milletimiz hamdolsun Allah'a ki büyük bir dayanışma örneği sergilemiştir"

Bugünün aynı zamanda milleti derinden yaralayan asrın felaketi, asrın afeti 6 Şubat depremlerinin yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erbaş, "Geçen yıl bu vakitlerde yaşadığımız depremin acısı hala yüreklerimizdedir. Bu ağır afet karşısında milletimiz, hamdolsun Allah'a ki büyük bir dayanışma örneği sergilemiştir. Devletimiz, milletimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz depremin meydana geldiği andan itibaren seferber olmuş, büyük bir fedakarlıkla, kadirşinaslıkla, yardımlaşmayla, dayanışmayla yaraları sarmaya gayret etmiştir. Rabbim depremde, vefat eden bütün kardeşlerimize rahmet, yaralı olanlara acil şifalar nasip eylesin inşallah" ifadesini kullandı.

"Dünyaya örnek bir milletiz"

Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak depremin meydana geldiği ilk andan itibaren Türkiye Diyanet Vakfıyla birlikte bütün imkanlarını vatandaşların hizmetine sunduklarını ve bir yıldır hizmetleri kesintisiz bir şekilde sürdürdüklerine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Depremin açtığı yaraların tam anlamıyla sarılabilmesi için dayanışmamızı, yardımlaşmamızı, birliğimizi, beraberliğimizi sürdürmek durumundayız. Burada tek bir kardeşimizin sıkıntısı, derdi kalmayıncaya kadar devletimiz, milletimiz, bütün kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla yardımlaşma içerisinde olmaya devam edeceğiz. Bu milletimizin en önemli özelliklerinden birisidir. Bu konuda milletimizle ne kadar iftihar etsek azdır ki dünyaya örnek olan bir millettir. Bu vesileyle büyük bir özveri ile depremzede kardeşlerimizin yardımına koşan milletimizin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum."

"Miraç, müminlerin pek çok ilahi ikramla müjdelendiği gecedir"

Miracın Hazreti Peygamberin (s.a.s.) Mescidi Haram'dan Mescidi Aksa'ya, oradan da semaya yükseldiği, Cenab-ı Hakk'ın huzuruna vardığı manevi bir yükseliş ve mukaddes bir yolculuk olduğunu ifade eden Erbaş, "Bu gece, müminlerin pek çok ilahi ikramla müjdelendiği gecedir. Allah'ın emirleri karşısında imanını ikrar eden, hatalarından nedametle tövbe edebilen ve Rabbine mutlak itaat gösteren müminlerin dile getirildiği Bakara Suresi'nin son iki ayet-i kerimesi, bu gecenin ikramıdır" şeklinde konuştu.

"Müslümanlığımızın alameti namazdır"

Erbaş, beş vakit namazın Miraç Gecesi'nde Peygamber Efendimize (s.a.s.) sunulan ilahi ihsanlardan birisi olduğunu belirterek, "Namaz müminin miracıdır, bir yükseliştir. Fizik alemin sınırlarını aşarak Allah'ın sonsuz rahmet ve mağfiretine ulaşmaktır. İnsan, ufkunu ve ruhunu daraltan dünyevi her meşgaleden arınarak huzur ve esenlik iklimine ancak ve ancak namazla yükselebilir. Namaz bize Allah'ı hatırlatır. Kulluk ve sorumluluk bilinci kazandırır mümine. İnsan, dünya meşgalesi içerisinde oluşturulma gayesini, ölümü ve ölüm ötesindeki hesabı unutabilir. Günde beş vakit kılınan namaz, insanı bu gaflete düşmekten, Allah'ı unutmaktan uzaklaştırır. Namaz insanı kötülüklerden alıkoyar. Bizim için en önemli ibadettir. Müslümanlığımızın alameti namazdır. Miraç gecesi nazil olmuştur ve miracın bize hediyesidir" ifadelerini kullandı.

"Mescid-i Aksa'yı işgalden kurtarmanın yolu birlik, beraberlik içerisinde hareket etmekten geçiyor"

Miraç gecesinin üzerinde düşünülmesi gereken diğer bir konunun ise miracın mabedi olan Mescid-i Aksa olduğuna işaret eden Erbaş, şunları söyledi:

"Garip Mescid-i Aksa bu akşam cemaatsiz. Dün Mescid-i Aksa imamıyla telefon görüşmesi yaptık, ağlamamak için kendimi zor tuttum. Ey Müslümanlar neredesiniz? İki milyar Müslüman bu gece Mescid-i Aksa ağlıyor, siz niye ağlamıyorsunuz? Peygamber Efendimizin (s.a.s.) miraç yolculuğundaki ilk durağın Mescid-i Aksa olması ve oranın Kur'an-ı Kerim'de "çevresini mübarek kıldığımız yer" olarak bize verilmesi bizim için önemli bir uyarıdır, önemli bir tembihtir bütün Müslümanlar için. Maalesef bugün çevresinin mübarek kılındığı bizzat yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de beyan edilen Mescid-i Aksa'da zulümler işlenmekte. Filistin'de, Gazze'de özgürlükleri ellerinden alınıp, yurtlarından çıkarılan masum insanlar, hatta bebekler katledilmektedir. Açıkça ifade etmeliyim ki Mescid-i Aksa'yı peygamberlerin bir emaneti ve kadim medeniyetimizin mirası olarak sahiplenmeden ve özgürlüğüne kavuşturmadan miracın bize yüklediği sorumluluktan kurtulamayız. Bütün Müslümanların bunu bilmesi lazım. Miracın mabedini işgal ve zulümden kurtarmanın yoluysa, ümmet birliğimizi, Müslümanların birliğini, beraberliğini örseleyen her türlü eylem ve söylemden uzaklaşarak birlik, beraberlik içerisinde hareket etmekten geçmektedir."

"Gazze, Filistin ve Doğu Türkistan'daki zulümlerden yüreğimizin yanması lazım"

Bugün Müslümanlara düşen en temel sorumluluğun kardeşliği örseleyecek, birliği zayıflatacak, Müslümanları güçsüz düşürecek fitnelere karşı uyanık olması gerektiğine dikkati çeken Erbaş, "Gazze'de, Filistin'de, Doğu Türkistan'da, Arakan'da, Keşmir'de onların başına gelen o zulümden bizim yüreğimizin yanması lazım. Rabbim, başta memleketimiz olmak üzere tüm İslam beldelerini ve bütün insanlığı her türlü afetlerden, depremlerden, musibetlerden muhafaza eylesin. Her türlü kötülüğe, vahşete, zulme, adaletsizliğe karşı birlik ve beraberlik içinde mücadele edecek azim ve iradeyi, güç ve kudreti bizlere nasip eylesin inşallah. Cenab-ı Hak hepimizi Ramazan ayına huzurla, bereketle, sükunetle kavuştursun. Bu kutlu mevsimi, dünyevi ve uhrevi hayırlara maddi ve manevi dirilişlere vesile kılsın. Gecemiz mübarek olsun" dedi.

Program, Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Şaban Kondi'nin yaptığı dua ile sona erdi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri