Kırıkkale’de plaklara adanan bir ömür
5 BİN 600 PLAK VE 6 BİNE YAKIN KASET VAR
Kırıkkale'de yaşayan 68 yaşındaki bağlama ustası ve mahalli sanatçı Erol Tombak, meslek hayatı boyunca biriktirdiği 5 bin 600 plak ve 6 bine yakın kasete gözü gibi bakıyor. Çocuk yaşta merakla başladığı mesleğinde Sabahat Akkiraz, Hacı Taşan ve Neşet Ertaş gibi sanatçılarla çalışan 3 çocuk babası Tombak, 10 yıl önce mesleği bıraktı. 1956 yılında Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde doğduğunu dile getiren Sanatçılar ve Müzisyenler Derneği Başkanı (SAMDER) Tombak, 1962 yılında Kırıkkale’ye gelerek meslek hayatına yavaş yavaş atılmaya başladığını söyledi.
ŞİMDİKİ DÜĞÜNLER TÖREMİZİ YANSITMIYOR
Eğitim hayatını tamamladıktan sonra mahalli sanatçılık mesleğine atıldığını söyleyen Tombak, saz çalmayı kimsenin yardımı olmadan kendi kendine öğrendiğini dile getirdi. 1970’li yıllarda yapılan düğünler ile günümüzdeki düğünlerin çok farklı olduğunu söyleyen Tombak, “Şimdiki düğünler geçmiş töremizi ve kültürümüzü pekte yansıtmıyor” dedi.
GEÇMİŞTE SANATÇI KÜLTÜRÜ FARKLIYDI
1970 yılından bugüne kadar mahalli sanatçılık görevini yürüttüğünü ve geçmiş yıllarda bu mesleği bıraktığını belirten Tombak, mesleği bırakmasındaki etkenlerden birisinin de günümüzdeki düğünlerin geçmişi yansıtmaması olduğunu söyledi. Geçmiş dönemlerde yapılan düğünlerin yemeklerinin ve sanatçı kültürünün farklı olduğuna değinen Tombak, “Biz tavuk dönere ‘Kambak’ diyoruz. Şimdi ki yemekler sade bir tavuk döner ile oluyor. Tek çeşit yemekle düğün noktalanıyor. Tabi bunda ki en büyük etkenlerden biri de ekonomik sıkıntı ve sorunlar.”
ÖNEMLİ SANATÇILARLA ÇALIŞTIM
“Şimdi düğünlerde ne saz çalan kaldı ne de saz dinleyen kaldı. Bizim zamanımızda sabah ezanı okunana kadar saz çalınırdı. Cuma günü saz başlar, Pazar günü gelin gelene kadar devam ederdi. Bağlama bizim kültürümüz. 1969’dan bu tarafa bu alemin içindeyim. Sebahat Akkiraz, Yusuf Özdemir, Halit Arapoğlu, Cemile Akkuzu gibi insanlarla çalıştım ben. Kırıkkale’de de Erol Çöke, Hacı Taşan, Cevdet Aydoslu gibi isimlerle çalıştık. Geçmişte yapılan düğünler kültürümüze yakışır düğünlerdi.
GÜNÜMÜZDEKİ TÜRKÜLERDE SANSÜR YOK
“Ben bu mesleği bu yaşıma geldim halende çok seviyorum. Şimdi biz saz çalarken Hacı Taşan, Seyit Çevik, Erol Çöke, Ekrem Aydoslu, Çevdet Babacan, Ali Rıza Yurtoğlu gibi ya da mesleğin üstat kişileri düğünlere geldiği zaman biz hemen sazı bırakır, önümüzü ilikler ve onlar bize izin verirdi düğünü çalardık. Şimdi ki zamane gençlerinde ahlak algısı yanlış. Çaldıkları sazda sansür yok. Ahlaksız şeyler var bundan dolayı da sanatçılık öldü. Geçmiş tarihinin bozlaklarını, türkülerini günümüzde dinleyen kalmadı.”
PLAKLARI ALMAK İÇİN HAFTALARCA BEKLERDİK
Plakçılığın geçmiş tarihte önemli bir meslek olduğuna vurgu yapan Tombak, “1969 yılında ben bu dükkanı açtım. Bu plakları biz alır gelir burada satardık. Elimde arşiv olarak bıraktım. Çok isteyen oluyor ben bunları vermiyorum. Ben plakları çocuğum gibi seviyorum. Burada 5 bine yakın 45’lik, 500’e yakın büyük LP plaklarım var. Şuanda bendeki olan plaklarda çoğu kişi hayatını kaybetti. Ankara’da modern çarşı vardı. Oraya biz sabah ezanında bir hafta öncesinden randevu alırdık. Sabah ezanında gider ve uzun kuyruklar sonucunda bunları alırdık. Onun için bu meslek öldü. Şimdi ki teknolojiyle eski sanatçılar olsaydı Hacı Taşan, Seyit Çevik, Nuh Akgün, Ekrem Aydoslu, Cevdet Babacan Dede Bekar, Kamil Abalıoğlu, Bilal Tombak o zamanlar iyi bir şeydi. Ama şimdi teknoloji büyüdü. Adam istediği sanatçıdan sosyal medyadan rahatlıkla dinleyebiliyor.”
ANKARA RADYO EVİ İSTEDİ PLAKLARI VERMEDİM
“Şimdi herkesin cebinde telefon var ve sanatçı camiası perişan oldu. Bu plakları almak için bir hafta önce Ankara’ya gider ve sıraya girerdik. Ve bu plakları çok sayıda alamazdık. 1970-80 yıllarında plaklara büyük ilgi vardı. Herkesin evinde plaklar vardı ve dinlerlerdi. Herkes gelirdi şimdi ise bu plaklara daha ağırlık oldu. Şimdi fabrikalar kapandı plak çıkmıyor bizim gibi adamların elinde olanlara çok ilgi gösteriyorlar ve ben bunları nostalji olarak satmıyorum. Ankara Radyo Evinden geldiler buraya. Bu plakları almak için vermedim.”
BU PLAKLAR ADETA BENİM ÇOCUĞUM GİBİ
Ölmeden önce çocuklarına vasiyette bulunan Tombak, “Benim üç tane çocuğum var. Çocuklarım bunlara sahip çıksın. Ben bu plakları gerçekten çok seviyorum. Ne satmaya ne de nostalji anlamında bir yere vermeye kıyamıyorum. Burada bulunan plakların çoğunda sanatçıların kendileri dahi hayatta değil. Bu plak arşivliği duygusu adeta bizde bir aşk gibi bir sevgi gibi. Onlara baktıkça, onlarla zaman geçirdikçe mutlu oluyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.